AYRILIK AYRACI Bütün ayraçları kaldırdın ama unuttuğun Bir şey vardı yine de, çiçekleri sulamadın Gökyüzü sarardı o zaman bulutlar kirlendi Ve ne kadar az konuşur olduk günboyu Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor Tam da susuşların birbirine eklendiği yerde Ezberlenecek hiçbir şey yok bu dünyada Kirletilmemiş bir bulut bile yok artık Böyle diyorsun her yolculuğa çıkışımda Yaşadığın kent de sana benziyor gitgide Ne zaman dönmeyi düşünsem yangın çıkıyor Ya da erteletiyorum biletimi son anda Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık Fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek Ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık Üşüyünce ağlıyorsun yalnızım dememek için Uçaklar gemiler trenler çiziyorsun duvarlara Kendine bir deniz bul artık bir de rüzgâr Parçalanacağın bir uçurum bul bu dünyada Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı Ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor Tam da çiçeklerin sulanmadığı yerde Konuşacak bir şeyler bulamıyorsak günboyu Derim ki ayrılık gündemdedir ne yapılsa Ve sen bütün ayraçları kaldırdığını sanmıştın Ama unutmuşsun yine de ayrılık ayracını AHMET TELLİ
yanlış aşksa usta olsan da kullanamazsın
tükenir yangınlaşırsın
dağılmanı anlaşılır kılıyorum
başka karşılığı olmazdı inan ol
bak yüzüne çok yakışmış dağınıklığın
savaştığının kanıtı aşka inanmanın
yanlış da olsa
inancından apansız yalnızlaşmak gibi kopmak zordur
ama insana dairdir
Yaşadıklarına baktın.
Gördün ki soluk almak yaşamak değildi.
Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Bu hayatın bir alternatifi olmalıydı.
Şu saate kadar, sana hep sarp ve engebeli bir yol rast gelmiş fakat yapmakta olduğun bu zorlu yolculuk ne istediğini anlamanı da sağlamıştı.
Bu akışla sürüklenirken engellere çarpmak kolaydı ve engeller dengeni kaybetmene, isyankar yada duyarsız bir hale girmene sebep oluyordu.
Sağlıklı, mutlu, huzurlu, başarılı hatta maddi ve manevi olarak senden daha zengin insanlara baktıkça benim sıram ne zaman gelecek diyordun?
Şiddetli akıntılar seni sürükleyerek Yeni Bir Hayat’ın sahiline ulaştırdığı andan itibaren suların niteliği değişmiştir.
Yeni Bir Hayat’ a kavuşmak, hepimiz için müthiş bir şekilde değiştiğimizin, geliştiğimizin, tamamen yeni ve bilinçli bir farkındalık düzeyine geçtiğimizin ifadesidir.
Şimdi sıra sende...
Kendi hakkındaki yargısız infazlardan kurtulmaya davet edilmen çok doğaldır.
Şu andan itibaren içinde ya da günlük hayatında bulunan ve Yeni Bir Hayata’a seninle birlikte gidemeyecek olan her unsuru temizlemekle, çözmekle, iyileştirmekle uğraşıyor olacaksın.
Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu bu dünyada, değişimlerden korkupta sinmektense, değişimin dinamiklerini kendi lehine çevirmeyi öğrendin.
Değişimi heyecan verici bir şey ve bir yenilenme olarak görmen gerektiğini biliyorsun.
Eski hayatının temelleri çatırdadığında;
değişmeyi seçmenin, gereken özveriyi göstermeyi göze almanın,
Yeni Bir Hayat'ı inşa etmenin zamanı gelmiş demektir.
Belki de geçmişi ve geleceği masal tadında yaşayabilmektir aslolan.
Gençlik bahar mevsimidir yaşadığın ömrün. Hayat kovalar, sen kaçarsın. Sonra sonbahar gelir çalar kapını. Eskiden başında esen kavak yellerinin rüzgarı üşütür içini, kendine sarılırsın. Güz yaprakları gibi sararır düşlerin, düşlere kırılırsın.
hayat gerçektir. Ne uyandığında gördüğünü hayra yorabileceğin bir rüya, ne de çocukken bir uçurtma kadar renkli sandiğın hayallere benzer.Bazı an gelir deli bir fırtına gibi tutar kolundan savurur, bazen kışın ortasında baharı yaşatır gönlüne. Çıkmazlara girersin, patikadan yürürsün,yokuşlar tırmanırsın. Birgün bakmışsın düz yola çıkmışsın. Kocaman bir kutu gibidir hayat, içi süprizlerle dolu.Tahmin etme, hep yanılırsın.
yani işin özü kısacası;
Binlerce kez solsanda bir çiçek saflığında tekrar açabilmeli ve aynada kendine gülebilmelisin. Ta ki; hayat sana sırtını dönüp gidene dek!
0 Yorum
Umarım gününüz güzel geçer:)